[[FoRuM TüRK]] HoŞGeLDiNiZ..

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
[[FoRuM TüRK]] HoŞGeLDiNiZ..

En Yeni Paylaşım Platformu..Gençlerin Mekanı!


    Uygurlar

    --- M A S T E R ---
    --- M A S T E R ---
    Admin
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 1439
    Yaş : 30
    Nerden : izmir/konak
    Lakap : *** SARIdınho ***
    Ruh Hali : Uygurlar Relax10
    Tuttuğu Takım : Uygurlar Galata10
    Madalyalar : Uygurlar 2c86f87e84e0330c97a7945abd3f976d
    Kullanıcının Hediyeleri : Uygurlar Soccer348x48hr9
    Kayıt tarihi : 06/11/08

    Rep Sistemi
    Aktiflik:
    Uygurlar Img_left9180/10000Uygurlar Empty_bar_bleue  (9180/10000)
    Başarı Puanı:
    Uygurlar Left_bar_bleue8987/10000Uygurlar Empty_bar_bleue  (8987/10000)
    Güçlülük:
    Uygurlar Img_left8950/10000Uygurlar Empty_bar_bleue  (8950/10000)

    Mesaj Uygurlar

    Mesaj tarafından --- M A S T E R --- Ptsi Kas. 17, 2008 8:12 pm

    Uygurlar Orhun kitabelerinde, ilk defa, 717 yılındaki ayaklanmalar münasebeti ile zikredilen Uygurlar, Çin kaynaklarında çok eski zamanlardan beri adlarının çeşitli şekilleri ile anılmışlardı. Uygur adının manası, 974’te tamamlanan Çince Kiu Wu Tai adlı eserde “şahin sürati ile dalaşan ve hücum eden” diye açıklanmakta, fakat, diğer taraftan kelime uy (takip etmek) + gur tarzında (Sal-gur gibi) meydana geldiği belirtilmektedir. Çin kaynaklarına Asya Hunlarından indikleri belirtilen Uygurların bir menşe efsanesine göre ataları Hun hükümdarlarının kızı ile bir kurttan türemiştir. Tabgaçlar devrinde (386-534) Kao-kü (Kao-che) adı ile görülen ve 5. asrın 2. yarısında bir beylik kuran Uygurlar daha sonra bütün yukarı Orta Asya’yı kapladığı anlaşılan Tölesler’in bir kısmını teşkil etmiştir ki, I. Gök-Türk Hakanlığı çağında o durumunu muhafaza ediyor ve o zaman Selenga ırmağı etrafında oturuyorlardı. 7. asrın ilk çeyreğinde Sir-Tarduşlar’ın 6 kabileden kurulu birliğine katılmışlar, sonra P’u-ku, Tongra, Bayırku ve Fu-lo-pu kabileleri Uygur kabilesi etrafında toplanarak, “Uygur” adını almışlardır. Beyleri Erkin ünvanını taşıyordu. Bu sırada 50 bin savaşçı çıkardıkları bilinmektedir. I. Gök-Türk Hakanlığı’nın çöküşe doğru gittiği yıllarda böylece ortaya çıkan Uygur Beyliği Erkin T’e-kien tarafından idare edildi. Kie-li’nin oğlu kumandasındaki Gök-Türk ordusunu mağlup eden (630’larda) P’u-se zamanında Uygurlar kuvvetlenmiş, bilhassa P’u-se’nin annesi Vu-ho-hun’un ciddiliği ve töre hükümleri hususundaki titizliği sayesinde beylik tamamen nizama girmişti. O zaman “Erkin” yerine İl-teber (Çincede Hie-li-fa) ünvanı kullanılmağa başlandı. İl-Teber’liğin merkezi Tola nehri havalisinde idi. İl-Teber T’u-mi-tu, Tarduş başbuğunu mağlup ederek arazisini genişletti, sonra göneye Huang-ho’ya kadar varan bir akın yaptı ve neticede Çin imparatoru tarafından tanındı (646). Kendini “Kagan” ilan etti, ülkesini Gök-Türk tarzında teşkilatlandırdı. 647’de Çin tarafından baskı altına alınmak istenen ve neticede Çin’in tahriki ile öldürülen T’u-mi-tu (648)’nun oğlu P’o-çu, Çin’in On-Oklar başına “kagan” yaptığı Holu’yu mağlup ederek Taşkent yakınlarına kadar ilerlerdi (656). Ondan sonra yerine geçen kız kardeşi zamanında gittikçe zayıflayan Uygur Beyliği nihayet Kapagan Kagan tarafından Gök-Türkler’e bağlandı. 745‘de Gök-Türk idaresini yıkarak, Ötükende bir hâkanlık kuran Uygurlar 9 uruğ’dan meydana gelen bir birlik olup Karluk ve Basmıllar’ı da kendilerine bağladıklarından birlikteki kabile sayısı 11’e yükselmişti. Orhun kıyısındaki başkenti Ordubalık (sonraki Kara-balgasun yakınında)’ı kuran ilk Uygur hâkanı Kutlug Kül Bilge 747’de öldü. Yerine oğlu Mo-yen-çur “kağan” oldu (“Tanrıda bolmuş il etmiş Bilge kagan 747-759). Bugünkü kuzey Moğolistan’da Şine-usu gölü yakınındaki Uygur hâkanlığının ilk devri için çok mühim olan, kitâbeden anlaşıldığına göre, ihtimâl o sırada Basmıllar’ın birlikten ayrılmış olması dolayısıyla 10 kabileden kurulu Uygurlar’ın hâkanı Mo-yen-çur, kuzeyde Kırgızlar’la, batıda Karluklar ve onlara yardım eden Türgişler ve Basmıllar’la, ayrıca Sekiz-oğuz, Dokuz-Tatar ve Çikler’le savaşmış, hâkimiyetini Yenisey kaynakları, Çu-Talas havalisi, iç- Asya ve Kerulen’e kadar yaymış, oğullarını yabgu, şad tâyin etmişti. Fakat asıl Çin üzerinde tesirli oldu. Karluklar tarafından desteklenen İslâm kuvvetleri ile Çinliler arasında cereyan eden büyük Talas muharebesi (751)’inde Çinliler ağır mağlûbiyete uğramış, Tarım havzasının Uygurlar’a geçmesini sağlayan ve Çin’in Orta Asya’dan çekilmesi ile sonuçlanan bu savaş üzerine, Çin’de büyük hâdiseler olmuştur ki, bunların en mühimi, Türk anadan doğan An-lu-şan adlı bir kumandanın 200 bin kişilik bir kuvvetle Lo-yang (755) ve Ç’ang-an (757)’ı zapt ederek kendisini imparator ilan etmesi idi. Mo-yen-çur, T’ang imparatoru Su-stung’u destekledi. Lo-yang’ı geri aldı (757). Çin yılda 200 bin top ipek vermeği taahhüt etti. 759’da yerine geçen Bögü Kağan (759-779) , (Tanrıda bolmuş il tutmuş Alp Külüg Bilge Kagan)’da dikkatini karışıklıkların devam ettiği Çin’e çevirmişti. Asıl niyeti T’ang sülalesinin artık sözünün geçmediği Çin’e hakim olmaktı. Uygur ordusunun Çin’de görünmesi ile (762), hakanla akrabalık kurmuş olan Töles menşeli, Çin kumandanı P’u-ku (Buku, Türk ünvanı) Hua-ien tarafından isyancılar zararsız hale getirildi ve Uygur ileri harekatı önlendi ise de, Türk nüfuzu Çin’de çok artmıştı. Başkent ve şehirlerde pekçok Uygur serbestçe ticaret yapıyor, istedikleri kadar ipekli kumaş alıp, istedikleri fiyattan satıyorlardı. Tibetlilerin hücumuna uğrayan Çin’i korumak üzere P’u-ku Huai-en ‘in daveti ile Bögü’nün yaptığı Lo-yang seferi (763) Türk kültür tarihi bakımından büyük neticeler doğurdu. Hakan Ötüken’e dönerken, Uygurların hayat ve telakkilerinin değişmesi bakımından çok tesiri görülen Mani dinini Türkler arasında yaymak üzere, dört rahibi de beraberinde getirmişti. Böylece hayvani gıdalar yemeği yasaklayan, savaşçılık duygusunu zayıflatan, Hıristiyanlık- Mazdeizm-Budizm karışımı bir din olan Manihizm, haakan tarafından kabul edilerek Türk ülkesinde resmi bir mahiyet kazandı. Kırgızlar üzerinde de bir zafer kazanan Bögü Kagan, akrabası nazır Baga Tarkan tarafından öldürüldü ve bu nazır hakan oldu (779-789. Alp Kutlug Bilge Kagan). Cesareti ve idaresi övülen, “dünya nizamı için kanunlar hazırladığı” bildirilen bu hakan Kırgızlar’ı tekrar mağlup etti ve bir Çinli prenses ile evlenmesi sonunda, Uygur tüccarlarının Çin’de tahakkümlerinden doğan bazı anlaşmazlıklar ortadan kalktı. Yerine “ay Tangride Kut Bulmuş Kütlü Bilge Kagan” (789-790) ve sonra bunun oğlu Kutlug Bilge (790-795) hakan oldular. Eskiden beri Çin’e karşı ilgi duyan Tibetliler o sırada Beş-balık havalisinde bulunan Şa-t’o (Çöl) Türkleri ile anlaşarak, baskınlara başlamışlardı. Çin’i korumayı, iktisadî ve kültürel sebeplerle, gelenek haline getirmiş olan Uygurlar, kuvvet göndererek tecavüzleri önlemek istedilerse de başarıya ulaşamadılar. İtibarı sarsılan hakan öldürüldü. Ötüken’de karışıklık çıktı. Fakat 795’te hakan olan, sevilmiş kumandan ve idare adamı Kutluk (795-805), “ay Tangride Ülüg Bulmuş Alp Kutlug Bilge Kagan” ile, sonraki “Ay Tangride Kut Bulmuş Külüg Bilge “ (805-808) zamanlarında bir huzur devri açıldı. İktisadî faaliyet gelişti. İç Asya’nın mühim ticaret şehirlerine nüfuz edildi. Dış siyaset yönünden zamanı oldukça sakin geçen hakan “Ay Tangride Kut Bulmuş Alp Bilge” (821-824) başkentte Kara-balgasun kitabesini diktiren hakandır ki hükümdarlığı başarılı geçmiş, Türkistan üzerine sarkmak isteyen Tibetlileri durdurmuş, hakanlığa bağlı Karlukların başına yeni bir yabgu tayin etmiş ve ta Sogd bölgesine kadar ticarî münasebetleri geliştirmiştir. Fakat sonra memlekette karışıklık baş gösterdi. Hakan Alp Bilge 832’de öldürüldü, Alp Kütüg Bilge Kagan (832-839)’da nazırının tahrik ettiği bir isyanda telef oldu. Gittikçe yoğunlaşan Manihaizm tesirleri dolayısıyla Uygurlar’da görülen gevşemeye karşılık, Yenisey bölgesinde yeni bir kudret halinde kendini gösteren ve 20 yıldan beri Orhun bölgesini baskı altında tutan Kırgızlar 840 yılında kalabalık kuvvetlerle Uygur topraklarına girdiler. Kara-Balasan’u zapt ederek hakanı öldürdüler. Ahaliyi kılıçtan geçirdiler. Ötüken’de devletleri yıkılan Uygurlar kütleler halinde yurtlarını terk ederek Çin sınırlarına ve daha kesif olmak üzere, zengin ticaret merkezlerinin bulunduğu İç-Asya’ya, Beş-balık, Turfan, Kuça vb. sahasına göçtüler. Hakanın ailesinden iki kadreş tarafından idare edilen bu göçten sonra Uygur tarihinin ikinci safhası başladı. Göç sırasında, başlarında, kendileri tarafından “kağan” seçilen prens Vu-hi Tegin (841846)’in bulunduğu Uygurlar bir müddet bazen Kırgızlar, bazen Çinliler tarafından hırpalandıktan sonra, bir kısmı Çin tabiiyetine girerken, diğerleri, 5. asırdaki eski yurtlarına, batıya doğru yollandılar ve her iki tarafta da devletler kurdular. Fakat bunlar artık “Bozkır Türk Devleti”’nden farklı idiler. Hakimiyeti genişletme düşüncesinde olmamış, büyük siyasî çatışmalara girmemiş, başta Çin hükümetleri olmak üzere, komşuları ile dostluk ve ticaret münasebetlerini devam ettirmeyi tercih etmişlerdir. Kan-çou Uygur Devleti Bir kısım soydaşlarının aşağı yukarı 150 yıldan beri sakin bulunduğu Kan-su bölgesine gelerek, buranın merkezi Kan-çou’da yerleşen Uygurlar, Çin ile daha ziyade ticari faaliyetler üzerine kurulu iyi münasebetlerini, imparatorların kızları ile Uygur prenslerinin evlendirilmeleri gibi akrabalık bağları ile de sağlamlaştırmışlardır. Ancak T’ang sülalesine karşı isyanların arttığı 10. asır başlarında Kan-su Uygurları, bağlı oldukları ve merkezi Tun-Huang (ünlü Bin-Buda mağaralarının bulunduğu yer) olan Çin askerî bölgesi ile ilgilerini kestiler. Burada 905 yılında, muhtar bir “devlet” kuran bir asi general “Batı hanları’nın Altın-dağ kırallığı” adını verdiği bu devlete Uygurları tabi tutmak istemiş fakat Kan-çou Uygurları tarafından gönderilen Tegin adlı kumandanın idaresindeki ordu Tun-huang’ı kuşatarak halkı “kıral”ı teslim etmeğe zorlamıştı (911) ki, bu hadise üzerine Uygurların batı kolu da istiklal kazanmıştır. Kan-Çou ve Tun-huang Uygurları, büyük bir askeri kudret gösterememişler, bu sebeple de haklarında fazla bilgi mevcut olmamıştır. 10. asrın başından itibaren Mançurya ve Kore kabilelerini toplayarak kuzeyde bir baskı unsuru halinde beliren ve bilhassa “5. Sülale” devrinde Çin’in bazı kısımlarını ele geçiren K’itan’lar nihayet bir hanedan (Liao Sülalesi, 907-1211) kurarak Kuzey Çin’de hükümran oldukları zaman, Uygur Devleti de onları (940’tan sonra) ve daha sonra 1028’lerde Tangutlar’ın nüfuzu altına girdi. 1226’da da Cengiz Han Mogolları’nın tahakkümü altına düştü. Kan-çou Uygurları daha o sıralardan beri “Sarı Uygurlar” diye bilinen Türk kavmidir ki, hala batı Çin sahasında yaşamaktadırlar. TÜRK MİLLİ KÜLTÜRÜ turkkulturu.net

      Forum Saati Cuma Kas. 22, 2024 5:27 am