Vallisneria
Erkek Vallisneria'nın çiçekleri bitkinin su içinde kalan bölümünde oluşur. Bunlar daha sonra dişi özellikli bitkinin çiçeklerine ulaşabilmesi için gövdeden ayrılarak serbest kalırlar. Çiçek serbest kaldığında kolaylıkla su yüzeyine çıkabilecek bir biçimde yaratılmıştır. Bu esnada çiçek küresel bir tomurcuk görünümündedir. Taç yaprakları birbirleri üzerine kapanmıştır ve portakal kabuğu gibi çiçeğin etrafını sarmışlardır. Bu özel yapılı form polenlerin taşındığı bölümün suyun olumsuz etkisinden korunmasını sağlar. Çiçekler yüzeye çıktığında daha önce kapalı olan taç yapraklar birbirlerinden ayrılır ve geriye doğru kıvrılarak su üzerine yayılırlar. Polenleri taşıyan organlar taç yaprakların üzerinde yükselmiş bir biçimde ortaya çıkarlar. Bunlar en hafif bir esintiyle bile hareket edebilecek yelken görevini üstlenirler. Bu organlar bir yandan yelken gibi iş görürken öte yandan Vallisneria'nın polenlerini de su yüzeyinden yukarıda tutarlar.
Vallisneria bitkisi polenlerini taşıtmak için
suyu kullanır. Bitkinin çiçeklerinin açacakları zamanı ve yeri bilmeleri ve polenlerinin
suya dayanıklı özel yapıları gibi detaylar
bitkinin bu işlemler için özel olarak
yaratıldığını bize gösterir. Dişi bitkinin çiçekleri ise su dibinden gelen uzun bir sapın ucunda ve su yüzeyinde yer alırlar. Dişi çiçeğin yaprakları da su yüzeyinde hafif bir çöküntü oluşturacak şekilde açılmışlardır. Bu çöküntü erkek çiçek kendine yaklaştığında dişi çiçeğin bir çekim alanı oluşturmasına yarar. Nitekim erkek çiçek dişi çiçeğin yanından geçerken bu çekim alanına girer ve iki çiçek buluşur. Böylece polenler dişi çiçeğin üreme organına ulaşır ve polenleşme gerçekleştirilmiş olur.
Erkek çiçeğin suda iken kapalı olup polenleri koruması yükselerek su yüzünde açması ve suda rahatlıkla ilerleyebilecek bir form oluşturması üzerinde özel olarak düşünülmesi gereken detaylardır. Çiçeğin bu özelliği deniz taşıtlarında kullanılan ve denize atıldığında otomatik olarak açılan tahliye botlarına benzer. Bu botlar birçok endüstri ürünleri tasarımcısının uzun süren ortak çalışmaları sonucu ortaya çıkmıştır. Botun ilk üretiminde karşılaşılan planlama hataları ve dolayısıyla botun çalışması sırasında ortaya çıkan aksaklıklar tekrar tekrar ele alınmış hatalar düzeltilmiş ve tekrarlı çalışmalar sonunda işleyen doğru bir sisteme ulaşılmıştır.
Tüm bu çalışmaları Vallisneria'nın durumunu düşünerek göz önüne alalım: Vallisneria'nın tahliye botunu tasarlayanlar gibi birden fazla şansı yoktur. Yeryüzündeki ilk Vallisneria'nın tek şansı vardır. Ancak ilk denemede tam anlamıyla başarılı olan bir sistemin kullanılması sonraki nesillere yaşama imkanı yaratacaktır. Aksaklıkları olan bir sistem ise dişi çiçeği polenleyemeyecek ve bu bitki hiçbir zaman çoğalamayacağı için yeryüzünden yok olup gidecekti. Görüldüğü gibi Vallisneria'nın polenleme stratejisinin aşamalı olarak ortaya çıkması imkansızdır. Bu bitki suda polenlerini gönderebileceği yapısıyla birlikte yaratılmıştır
Erkek Vallisneria'nın çiçekleri bitkinin su içinde kalan bölümünde oluşur. Bunlar daha sonra dişi özellikli bitkinin çiçeklerine ulaşabilmesi için gövdeden ayrılarak serbest kalırlar. Çiçek serbest kaldığında kolaylıkla su yüzeyine çıkabilecek bir biçimde yaratılmıştır. Bu esnada çiçek küresel bir tomurcuk görünümündedir. Taç yaprakları birbirleri üzerine kapanmıştır ve portakal kabuğu gibi çiçeğin etrafını sarmışlardır. Bu özel yapılı form polenlerin taşındığı bölümün suyun olumsuz etkisinden korunmasını sağlar. Çiçekler yüzeye çıktığında daha önce kapalı olan taç yapraklar birbirlerinden ayrılır ve geriye doğru kıvrılarak su üzerine yayılırlar. Polenleri taşıyan organlar taç yaprakların üzerinde yükselmiş bir biçimde ortaya çıkarlar. Bunlar en hafif bir esintiyle bile hareket edebilecek yelken görevini üstlenirler. Bu organlar bir yandan yelken gibi iş görürken öte yandan Vallisneria'nın polenlerini de su yüzeyinden yukarıda tutarlar.
Vallisneria bitkisi polenlerini taşıtmak için
suyu kullanır. Bitkinin çiçeklerinin açacakları zamanı ve yeri bilmeleri ve polenlerinin
suya dayanıklı özel yapıları gibi detaylar
bitkinin bu işlemler için özel olarak
yaratıldığını bize gösterir. Dişi bitkinin çiçekleri ise su dibinden gelen uzun bir sapın ucunda ve su yüzeyinde yer alırlar. Dişi çiçeğin yaprakları da su yüzeyinde hafif bir çöküntü oluşturacak şekilde açılmışlardır. Bu çöküntü erkek çiçek kendine yaklaştığında dişi çiçeğin bir çekim alanı oluşturmasına yarar. Nitekim erkek çiçek dişi çiçeğin yanından geçerken bu çekim alanına girer ve iki çiçek buluşur. Böylece polenler dişi çiçeğin üreme organına ulaşır ve polenleşme gerçekleştirilmiş olur.
Erkek çiçeğin suda iken kapalı olup polenleri koruması yükselerek su yüzünde açması ve suda rahatlıkla ilerleyebilecek bir form oluşturması üzerinde özel olarak düşünülmesi gereken detaylardır. Çiçeğin bu özelliği deniz taşıtlarında kullanılan ve denize atıldığında otomatik olarak açılan tahliye botlarına benzer. Bu botlar birçok endüstri ürünleri tasarımcısının uzun süren ortak çalışmaları sonucu ortaya çıkmıştır. Botun ilk üretiminde karşılaşılan planlama hataları ve dolayısıyla botun çalışması sırasında ortaya çıkan aksaklıklar tekrar tekrar ele alınmış hatalar düzeltilmiş ve tekrarlı çalışmalar sonunda işleyen doğru bir sisteme ulaşılmıştır.
Tüm bu çalışmaları Vallisneria'nın durumunu düşünerek göz önüne alalım: Vallisneria'nın tahliye botunu tasarlayanlar gibi birden fazla şansı yoktur. Yeryüzündeki ilk Vallisneria'nın tek şansı vardır. Ancak ilk denemede tam anlamıyla başarılı olan bir sistemin kullanılması sonraki nesillere yaşama imkanı yaratacaktır. Aksaklıkları olan bir sistem ise dişi çiçeği polenleyemeyecek ve bu bitki hiçbir zaman çoğalamayacağı için yeryüzünden yok olup gidecekti. Görüldüğü gibi Vallisneria'nın polenleme stratejisinin aşamalı olarak ortaya çıkması imkansızdır. Bu bitki suda polenlerini gönderebileceği yapısıyla birlikte yaratılmıştır