Kral Nemrud İbrahim peygamber’in ateşte yakılması emrini verdikten sonra meydan yere odunlardan büyük bir yığın yapılmış. Odunları tutuşturmuşlar sonra. Alevler o kadar yükselmiş ki bulutların tutuşacağını sanmış çocuklar. Korkmuş kaçmış bütün hayvanlar. İbrahim Peygamber’i mancınıkla ateşin tam orta yerine atacaklarmış askerler. Atacaklarmış ki Nemrud’un ne güçlü bir kral olduğunu anlasın, görsün; bir daha ona karşı gelmesin İbrahim Peygamber.
Bu sırada bir karınca ağzında küçücük bir damla su ile koşa koşa gidiyormuş. Hem de boyu göklere varan cehennemi ateşe doğru. Gökte uçan ve gagasında ateşe atmak üzere bir dal parçası taşıyan bir kartal onun bu telaşını görüp sormuş hemen yanına yanaşıp: “Bu acelen niye? Nereye böyle?”
Ağzında bir damla su taşıyan karınca o bir damlayı ellerinin arasına alıp, “Duymadın mı” demiş. “Nemrud, İbrahim Peygamber’i ateşte yakacakmış. İşte ateşin olduğu yere su götürüyorum.”
Bu sözleri duyan kartal kendini tutamayarak uluorta kahkahalarla gülmeye başlamış. “Sen şu ateşe dönüp yüzünü hiç bakmadın mı?” diye sormuş. “Ne kadar büyük. Senin bir damla suyun ona ne yapabilir ki?”
Su taşıyan karınca, “olsun” demiş. “Hiç olmazsa safımız belli olur.”
Bu sırada bir karınca ağzında küçücük bir damla su ile koşa koşa gidiyormuş. Hem de boyu göklere varan cehennemi ateşe doğru. Gökte uçan ve gagasında ateşe atmak üzere bir dal parçası taşıyan bir kartal onun bu telaşını görüp sormuş hemen yanına yanaşıp: “Bu acelen niye? Nereye böyle?”
Ağzında bir damla su taşıyan karınca o bir damlayı ellerinin arasına alıp, “Duymadın mı” demiş. “Nemrud, İbrahim Peygamber’i ateşte yakacakmış. İşte ateşin olduğu yere su götürüyorum.”
Bu sözleri duyan kartal kendini tutamayarak uluorta kahkahalarla gülmeye başlamış. “Sen şu ateşe dönüp yüzünü hiç bakmadın mı?” diye sormuş. “Ne kadar büyük. Senin bir damla suyun ona ne yapabilir ki?”
Su taşıyan karınca, “olsun” demiş. “Hiç olmazsa safımız belli olur.”