Tarihin derinliklerindeki güzellikleri gelecek nesillere taşıyan eller.
Dün, bugün ve yarın kültürel, sosyal zenginliklerimizin tanıtımında yardımcı olan eller.
Yaratıcılığını pozitif düşünce ile geleceğe aktaran eller.
—İlk Anadolu turundan döndüğüm 1992 yılının sıcak bir yaz günü, Türkiye’nin sayılı sanat kriterlerinden eli öpülecek bir büyüğümüz Abdülkadir Günyaz’ı ziyaret etmeye gitmiştim.
Uzun bir sohbetin ardından İstanbul’da sergi açmak varken Anadolu’nun ücra köşelerinde sergi açmanın bana ne yararı olduğunu sormuştu. Tabii gereken cevabı saygı üslubu dâhilinde kendilerine arz etmiştim.
Sadece İstanbul’da değil Anadolu’da da sanat faaliyetlerinin aktif olması gerekliliğini belirterek Vatanımın bütün topraklarında sanata ve insanlığa katkım olmasını bir gereklilik olduğunu benimseyerek sergiler açtığımı belirttim.
—17 yıl aradan sonra ikinci defa Anadolu turuna çıkma isteğinin vazgeçilmez bir tutku haline dönüştüğü bu günlerde. Kalabalık kentlerde yaşamanın stresinden kurtulmak için iyi bir fırsat diye düşünüyorum. Denizli/Bekilli Kaymakamı Murat Çağrı Erdinç’in daveti üzerine Bekilli Kültür-Sanat ve Üzüm Festivaline katılacağımdan şeref duyacağım. Bunun benim için büyük bir onur olduğunu düşünüyorum.
Kaybolmaya yüz tutmuş duygularımın canlanacağı anavatanın sımsıcak bağrı.
Sanatın beşiği Anadolu, hasretiyle yanıp tutuşan on binler den, yüz binler den biri. Ben geliyorum. Hasret olduğum sevginin kucağına koşarcasına geliyorum. Gerçek kültürün, gerçek sanatın doğuş yeri Anadolu, Binlerce yıl çeşitli medeniyetlere kucak açmış kültürlerin merkezi. Dünyanın kültürel mirası Anadolu.
22–23–24 Ağustos 2008 Denizli/Bekilli Kültür-Sanat Üzüm Festivalinde hep beraber buluşalım. Benim saygıdeğer, sanat seven, kültürüne bağlı özü, sözü bir vatandaşım. Saygılarımla… Ahmet Nuray
.
Bu makale Ahmet Nuray'dan izin alınarak yayınlanmıştır.
Dün, bugün ve yarın kültürel, sosyal zenginliklerimizin tanıtımında yardımcı olan eller.
Yaratıcılığını pozitif düşünce ile geleceğe aktaran eller.
—İlk Anadolu turundan döndüğüm 1992 yılının sıcak bir yaz günü, Türkiye’nin sayılı sanat kriterlerinden eli öpülecek bir büyüğümüz Abdülkadir Günyaz’ı ziyaret etmeye gitmiştim.
Uzun bir sohbetin ardından İstanbul’da sergi açmak varken Anadolu’nun ücra köşelerinde sergi açmanın bana ne yararı olduğunu sormuştu. Tabii gereken cevabı saygı üslubu dâhilinde kendilerine arz etmiştim.
Sadece İstanbul’da değil Anadolu’da da sanat faaliyetlerinin aktif olması gerekliliğini belirterek Vatanımın bütün topraklarında sanata ve insanlığa katkım olmasını bir gereklilik olduğunu benimseyerek sergiler açtığımı belirttim.
—17 yıl aradan sonra ikinci defa Anadolu turuna çıkma isteğinin vazgeçilmez bir tutku haline dönüştüğü bu günlerde. Kalabalık kentlerde yaşamanın stresinden kurtulmak için iyi bir fırsat diye düşünüyorum. Denizli/Bekilli Kaymakamı Murat Çağrı Erdinç’in daveti üzerine Bekilli Kültür-Sanat ve Üzüm Festivaline katılacağımdan şeref duyacağım. Bunun benim için büyük bir onur olduğunu düşünüyorum.
Kaybolmaya yüz tutmuş duygularımın canlanacağı anavatanın sımsıcak bağrı.
Sanatın beşiği Anadolu, hasretiyle yanıp tutuşan on binler den, yüz binler den biri. Ben geliyorum. Hasret olduğum sevginin kucağına koşarcasına geliyorum. Gerçek kültürün, gerçek sanatın doğuş yeri Anadolu, Binlerce yıl çeşitli medeniyetlere kucak açmış kültürlerin merkezi. Dünyanın kültürel mirası Anadolu.
22–23–24 Ağustos 2008 Denizli/Bekilli Kültür-Sanat Üzüm Festivalinde hep beraber buluşalım. Benim saygıdeğer, sanat seven, kültürüne bağlı özü, sözü bir vatandaşım. Saygılarımla… Ahmet Nuray
.
Bu makale Ahmet Nuray'dan izin alınarak yayınlanmıştır.